Sayfalar

3.06.2017

Henri Poincare ve Kaos Teorisinin Başlangıcı


1887 yılında İsveç ve Norveç Kralı Oscar II ülkesinde bilim insanlarını ilgilendirmek ve teşvik vermek amacıyla bir soru sordu. Soru matematik ve astronomi ile yakından ilişkiliydi. Bu sorunun çözümünde ortaya çıkan garip ve sinsile biçiminde olan hatalar bugün çok önemli bir kuram olan Kaos Teorisinin temellerini atmaya yardım edecekti.
Kralın sorduğu soru şu şekildeydi: Elinizde bir dizi gök cisimlerinin bulunduğunu ve bu gök cisimlerinin belirli zamanda ya da noktada hızlarını biliyorsunuz. Newton’un da hareket yasalarının da kullanmak serbest olması ile bu gök cisimlerinin istenilen bir zaman sonra yerini tahmin edebilir misiniz? Ya da bunu gösteren bir matematiksel formül yazabilir misiniz?
Bu zor soru Kral’ın aslında ne kadar bilim ve astronomiye ilgili olduğunu gösteriyordu. Oscar II genellikle odasında gök cisimlerine daha yakından bakmak için üzerinde çalıştığı teleskoptan hep bahsetmiştir. Bu tutku ona belki de bu soruyu sormasını sağladı.
1890 yılında yani soru sorulduktan 3 yıl sonra Fransız Matematikçi Henri Poincare (1854 – 1912) çözüldü. Fakat çözüm öyle sanıldığı kadar kolay olmadı. İlk çözüm Poincare tarafında yaklaşık 5 ay gibi bir süre sonra Oscar II’ ye sunulmuş fakat incelemeler sonucu çözümde bir hata yaptığı fark edilir. Lakin hatanın nerede olduğu anlaşılamaz. Poincare yanlışın nerede yapıldığını anlamak için çözümü baştan aşağıya incelemek zorunda kalır. İlk el yazmasını yanı başına koyup tek tek ikinci el yazmasına başladı ve hatanın çok küçük bir yerde yaptığını fark etti. Fakat bu hata dediğimiz şey aslında şimdilerde önemli bir uygulama alanı olan “Kaos Teorisinin Başlangıcı“ idi. Küçük bir hata sonucu bir sonraki adımların da hatalı olması ve bu şekilde zincir biçiminde bir döngü oluşturması, nesnelerin ve toplumsal olayların bir verisel algılanışına zemin hazırlıyordu.
kaos teorisiHenri Poincare büyük bir titizlikle ikinci el yazmasını Kral Oscar II’ ye sunduktan sonra soru için verilen ödül ile birlikte Krallık tarafından onur ödülüne de layık görülmüştür. Poincare’nin çalışmalarını düzeltme çabası içinde keşfettiği şey, şu anda basit bir problem olan kelebek efekti veya daha teknik olarak başlangıç ​​koşullarına duyarlı bağımlılığın çektiği şeylerden dolayı ortaya çıktı. Başlangıç ​​değerlerindeki en küçük varyasyon (yani, cisimlerin hareketinin kütlesi, konumu, hızı ve yönü) zaman içinde büyük tutarsızlıklara neden olabilir. Bu nedenle, gezegenlerin zaman içindeki hareketini güvenilir şekilde tahmin edemezsiniz çünkü başlangıç ​​değerlerini sonsuz derecede hassasiyetle bilemezsiniz.
kelebek etkisi
Henri Poincare daha sonra bu olgunun meteoroloji de dahil olmak üzere birçok durumda ortaya çıkabileceğini ileri sürdü. Etkiyi ortaya koymak için gerekli olan birçok hesaplamayı mümkün kılan bilgisayarların gelişmesiyle birlikte, onun haklı olduğu anlaşıldı. Bunlara rağmen asıl mucit Benoit Mandelbrot isimli bilim insanı ve matematikçi olarak bilinmektedir. Ama hakkını da yememek gerekiyor. Fraktallar ve sonsuz sapmalar üzerinde çok önem arz eden çalışmaları bizlere sunmuştur ve birçok önemli yerden bu çalışmalar neticesinde “nişan” almıştır.

7 ADIMDA RİSKLİ KAZANÇ VE GİRİŞİMCİLİK ANALİZİ

Öncelikle açık olalım. Bu yazıda zengin olmak için bir ürün, hizmet veya affiliate program yok. Bu benim kişisel yolculuğum ve umarım sizin yolculuğunuza da yardımcı olur.
Her şeye “nasıl” sorusunu sormadan önce “neden” sorusunu sormalıyız. Kendinize öncelikle “neden zengin olmak istiyorum” sorusunu sorun. Cevap “çünkü istiyorum” veya “parayı seviyorum” gibi basit bir cevap olamaz.
Gerçekten itici bir güç olması gerekir.


Peki, neden milyoner veya “zengin” olmak istiyorsunuz?

  • Ailem, arkadaşlarım ve kendim için daha iyi bir yaşantı yaratmak
  • Finansal anlamda özgür olmak ve para tarafından kısıtlanmamak
  • Mümkün olduğunca çok insana yardımcı olmak
  • Hayatı ve dünyayı bütün yönleriyle deneyimlemek
Finansal anlamda özgür olmaya 22 yaşında karar verdim, şu anda 27 yaşındayım ve hala milyoner değilim. O zaman niye beni dinlemeye edeceksiniz ki? İyi soru. Beş seneden az sürede zengin olmak istiyorsanız bunu başaran insanları bulmalı ve onlara nasıl başardıklarını sormalısınız.
Bana sorarsanız zengin olmanın en iyi yolu girişimci olmaktır. Bazı insanlar gayrimenkul ve yatırımı tercih eder ancak bana sorarsanız işletmeler daha ilginçtir.
Hala neler söyleyeceğimi dinlemek istiyorsanız hoş geldiniz. Son beş senede çok şey öğrendim. Şu anda size sunabileceğim tek şey öğrendiklerim, denediklerim ve düşünce yapımı nasıl değiştirdiğim olacaktır.

İşletme nedir?

İş kurmak derken size para kazandıracak bir sistem yaratmaktan bahsediyorum.
Haftada bir saat çalışarak küçük bir yatırımla kısa sürede zengin olmayı vaat eden şemalardan bahsetmiyorum. Bunların hepsi koca bir yalan.
Kendi hesabına çalışmaktan bahsetmiyorum. Kendi işinin patronu olmak demek her şeyi sizin yapacağınız anlamına gelir. Bir iş kurmak ve zengin olmak istiyorsanız siz olmadan ayakta kalacak bir iş kurmalısınız.
Halk için bir değer yaratacak ürün veya hizmetler yaratabileceğiniz bir iş yaratmaktan bahsediyorum. Çalışanlarınız olmalıdır. Sıfırdan kurulacak bir sistem olmalıdır ve teknik görevler yavaş yavaş çalışanlarla birlikte yerine getirilmelidir.

Ne tür becerilere ihtiyacım var?

Hadi gerçeklerle yüzleşelim. Başarılı bir iş kurmak zordur. Çok zor. Tabi ki herkesin bunu yapma potansiyeli vardır ancak kolay değildir.
Bu süreç zaman alır, çok çalışmak gerekir, çok çalışmak gerekir ( evet tekrar etmekte fayda var ) ve her zaman öğrenmeye devam etmeniz gerekir.
İnsanların çoğu herkesin iş kurabileceğini düşünür. Uyanın ve gerçek dünyada yaşamaya başlayın. Dünyadaki büyük firmaların hepsine göz atın ve sağduyulu bir şekilde bu firmalardan hangisi olabileceğinizi söyleyin.
Daha sonra dünyadaki bütün küçük ölçekli işletmeleri gözden geçirin. Bu araştırmadan sonra akıllı birçok işletme sahibinin işletmelerini büyütemediklerini fark edeceksiniz. Bu işletme sahiplerinin çoğu hayal ettikleri başarıya ulaşamamışlardır.
Farklı olmak sizin elinizdedir. Ne tür özelliklere sahip olmanız gerektiğinizi bilecek olan sizsiniz.
  • Pazarlama
  • Finans
  • Sistem yaratma
  • Stratejik planlama
  • Personel yönetimi
  • Liderlik
  • Yaratıcılık
  • Psikoloji gibi konularda usta olmanız gerekir.
İhtiyacınız olan becerilerle ilgili bir liste oluşturmak neredeyse imkansızdır çünkü işler büyüdükçe değişeceklerdir. İhtiyacınız olan en önemli beceri öğrenme istediğinizin olmasıdır.
Şu andan itibaren bir şeyler öğrenmek ve gerçeklerle yüzleşmek için kendinize baskı yapın.

Güçlü yönleriniz neler?

Her başarılı işletme ve işletme sahibi bu noktaya gelmek için güçlü yönlerine odaklanmıştır. Bir önceki bölümle çelişiyor gibi gözükse de izin verin size açıklayayım.
Güçlü yönler gerçekten iyi olduğumuz noktalardır. Diğerlerini heyecanlandıran ve sizin için yapması kolay olan faaliyetlerdir. Matematikte iyi olabilirsiniz, insan ilişkileriniz çok iyi olabilir veya teknolojiden çok iyi anlıyor olabilirsiniz.
Güçlü yönlerinize odaklandığınızda her şey sizin için daha kolay olur. Güçlü yönleriniz sayesinde pazarda rakiplerinizin önüne geçebilirsiniz. İşletmenizi ve çalışma faaliyetlerinizi güçlü yönlerinize dayandırdığınız taktirde muazzam sonuçlar elde edersiniz.
Az sayıda insan güçlü yönlerinin farkındadır. Bazı insanların elinde ipucu vardır ancak bunu işleriyle bağdaştırmayı beceremezler. Uzun bir süre bende bu muhteşem konseptin ve gücün farkında değildim. Güçlü yönlerimin farkında olmadan altı ay geçirdim ancak ne zaman ki anladım işlerim bir ay içinde büyüdü ve büyümeğe de devam ediyor.
Örneğin benim güçlü tarafım büyük resmi görmektir. Bir işe bakarım ve mükemmel bir strateji tasarlarım, inovatif yeni fikirler bulurum ve buları tam olarak işe dönüştürürüm. Yeni projelere büyük bir hevesle ve çabayla başlarım ancak sonra ne olur biliyor musunuz? Projeleri neticelendiremem. 100 metrelik yarışın son 5 metresinde yani son kısımda her zaman bocalarım.
Sonuçta benim en güçlü yönüm insanları hayrete düşüren stratejiler tasarlamaktır ancak bunları hayata geçirecek ve neticelendirecek kişi ben değildimdir.

Ne iş yapmalıyım?

İşiniz güçlü yönlerinize bağlı olarak değişecektir. İlk andan itibaren adımlarınızı doğru atarsanız büyümeniz de daha hızlı olacaktır.
Tabi ki burada bir iş kurmaktan bahsediyoruz. İnsanların çoğu özellikle internet üzerinden bir sürü farklı ürüne odaklanırlar ve dikkatlerini her yöne çevirirler.
Başarılı olmanın bir diğer anahtarı da odaklanmaktır. Olay başarılı bir iş kurmaya geldiğinde ben de dahil bir sürü insan için odaklanmak zordur. Etrafınızda bir sürü harika fırsat vardır ancak sizin için doğru olan işe odaklanmanız gerekmektedir.
Tamam, bir tane işimiz var ve güçlü yönlerimizi biraz daha iyi anladık. Şimdi doğru bir mantıkla bir şeyler yaratmalıyız. Peki ne yapacağız?
Tekrardan güçlü yönlerinize bakın. Güçlü yönlerinizi hobilerinizle ve gerçekten iyi yaptığınız şeylerle bütünleştirin. Bazı insanlar için futbol oynamak veya evleri dekore etmek gibi hareketler heyecan vericidir.
Başkaları için tesisatçılık gibi işler heyecan vericidir. Benim için tesisatçılık heyecan verici değildir ancak siz bunu yapmayı heyecanlı bulabilirsiniz. Ancak örneğin bir musluğun neden çalışmadığını ve nasıl tamir edileceğini en iyi siz biliyorsanız bunu insanlara anlatabilir ve nasıl yapabileceklerini gösterebilirsiniz. Bu sizin işiniz olabilir.
Herkesin bir tutkusu vardır, herkesin yapmaktan hoşlandığı bir şeyler vardır.
Olası fikirlerinizi listeledikten sonra araştırma yapın. Olası pazarı, pazarın ne istediğini, pazarın problemlerinin ne olduğunu ve ürün veya hizmetinizin bu problemi nasıl çözeceğini doğru anladığınızdan emin olun.

Almadan önce vermelisiniz!

Şimdi insanların para ödemek isteyeceği bir iş fikrimiz var. Sıra geldi bu fikri piyasaya sokmaya.
İnsanların çoğu milyon dolarlar kazanmak ister. Buna hırs diyebilirsiniz veya farklı bir isim koyabilirsiniz ancak bu hepimizin içinde vardır. Bunu inkar etmeye gerek yok. Dikkatli olmazsanız bu hırs sonuçları engeller.
Size para kazanmayın ve para kazanmaktan keyif almayın demiyorum ancak önemli gerçeklerin de farkında olun:

İnsanlar bencildir!

Kulağa hoş gelmiyor ama bu doğru. Bunu işinizde, ilişkilerinizde ve hatta dünyanın her yerinde görürsünüz. Bu hayatın bir gerçeğidir ve ne kadar inkar etseniz de bundan kaçamazsınız.
Peki bu kuralı nasıl alt edeceksiniz? Kolay, aldığınızdan fazlasını verin. Bunu yapın ve sonuçları görün. Ürün veya hizmetinizin değeri binlerce TL ise siz sadece yüzlerce TL isteyin. Tuhaf geliyor biliyorum ama sonuçları görünce faydalarını siz de anlayacaksınız.
İnsanlara değer verirseniz sizi herkese anlatacaklardır.
Müşterilerinize inanılmaz değerler sunun ki işleriniz yolunda gitsin.

Bir şeyler yapın, herhangi bir şey!

Bunu okuduğunuzda “kulağa hoş geliyor ancak bu çok çaba gerektirir” dediğinizi tahmin edebiliyorum.
Sizi suçlamıyorum çünkü gerçekten çaba gerektiriyor. Ancak her şey zahmetli değil mi? Eğitim, ilişkiler, kariyer… Bütün bunlar çaba gerektirmiyor mu?
Şimdi sıra geldi zengin olmanızı engelleyecek en önemli faktörden bahsetmeye:

Harekete geçmemek!

Büyün kitapları okudunuz, bütün ünlü girişimcileri araştırdınız ancak harekete geçmezseniz hiçbir zaman başarılı olamazsınız. Kullanmazsanız öğrendiklerinizin de bir anlamı kalmaz.
Bu yola çıkan sizden daha aptal, daha fakir ve çirkin insanlar milyoner oldular. Ne tür bir bahaneniz olursa olsun başarılı olmak için engellerin üstesinden gelmeniz gerekir.
Bir şeyler yapmamak için bahaneler bulan sizsiniz. Bu acı bir gerçek.
Bahaneler hayatınızı ciddi anlamda etkiler. Bu nedenle korktuğunuz şeylerin üstüne gidin ve gerçek sebepleri bulun. Daha sonra bir kitap alın ve bunun üstesinden nasıl geleceğinizi öğrenin.
Finansal anlamda özgür olmak bir gecede gerçekleşmez. Ulaşmak istediğiniz noktaya gelen kadar işleri sırayla ve dikkatli bir şekilde yapmalısınız. Dürüst olmak gerekirse biraz sıkıcı bir durum ancak işin kuralı bu.
Zengin olmakla ilgili bütün gizemleri ortadan kaldırdıktan sonra bunun aslında ne kadar olduğunu anlayacaksınız.

Özet olarak zengin olmanın 7 adımı

Tamam, belki bu yazının kısa versiyonunu görmek istiyorsanız. İşte beş senede veya beş seneden az sürede zengin olmanın 7 adımı:
1 – Bu amacı gerçekleştirmek istemenizin asıl sebebini bulun
2 – Yapmak istediğiz şeye odaklanın ve hiç bir şeyin bunu engellemesine izin vermeyin
3 – Hiçbir şey bilmediğinizi düşünün ve öğrenmek için hazır olun
4 – Güçlü yönlerinizi keşfedin ve güçlü yönlerinizi kullanın
5 – Öldürücü fikrinizi bulun
6 – Mümkün olan herkese değer verin
7 – Harekete geçin!

21.05.2017

Geçmişini Değiştiremezsin ama Geleceğini Şekillendirebilirsin !

Geçmişini Değiştiremezsin ama Geleceğini Şekillendirebilirsin ! 

Hayattan ve kendinizden şikayetçi olmak yerine, bugün kendiniz için küçük bir adım atınYapmak isteyip de yapamadığınız ya da cesaret edemediğiniz bir şey yapın. Küçük başarılar, büyük başarılar için ilk adımdır. Gücünüz de var, yeteneğiniz de. Kötümser 'Yapılamaz' der. İyimser 'Yapılabilir' der. Motivasyona sahip kişi ise, 'Yaptım' der. Her sabah sizi motive edici mesajlar dinleseydiniz, zihniniz, yüreğiniz, ruhunuz coşku ve heyecanla dolsaydı, gününüz nasıl geçerdi?
Bir arkadaşınız, eşiniz veya patronunuz sizinle ilham veren, enerjinizi arttıran 'Yapabilirsin! Başarabilirsin!' mesajlarıyla dolu bir konuşma yapsaydı içinizdeki gerçek potansiyelinizi ortaya çıkarmak için içsel gücünüzü kim bilir nasıl kullanırdınız?
Her şeyi yapabilme, her şey olabilme, yaşamınızın her boyutunu istediğiniz şekilde değiştirme gücünüz var.
Bu yazıda düşüncelerinizi uyarmayı, yüzünüze tebessüm kondurmayı, yüreğinizi umutla, ruhunuzu coşkuyla doldurmayı amaçlıyorum.

Başlangıç noktası her yerdir!
Bir turist ziyaret ettiği kasabanın yaşlı marangozuna sorar: "Bu kasaba neyiyle ünlüdür?' Yaşlı adam yanıt verir. "Bu kasaba, dünyada gidebileceğiniz her yerin başlangıç noktasıdır. Buradan başlayarak istediğiniz her yere gidebilirsiniz."
Yaşlı adam ne kadar haklı. Oysa çoğumuz yaşamın zenginliğinin hazzına varabilmek için başka bir yerde olmamız gerektiğini sanıyoruz: Önce bir noktaya gelelim, özlem duyduğumuz şeylere kavuşalım, ondan sonra mutlu olmaktan bahsedebiliriz.
Şimdi buradayız. Başka bir yerde ve zamanda olmamız imkânsız. Oysa, alacağımız kararları 'eğer' sözcüğü yönetiyor.
Eğer üniversiteden mezun olursam mutlu olacağım... Eğer sevdiğim kişiyle evlenirsem mutlu olacağım... Eğer çok para kazanacağım bir işe girersem mutlu olacağım...
Bu eğerler olduğumuz yerden başlamanızı engelliyor. Gücümüzü ve mutluluğumuzu baltalıyor. Şu anda başlangıç noktasındasınız. Dışarıdan kazanacağınızı sandığınız güç içinizde, burnunuzun dibinde.
Filler nasıl eğitiliyor biliyor musunuz? Daha yavruyken, kalın bir zincirle hayvanın bacağı bir direğe bağlanıyor. Önceleri hayvan kaçmaya çalışıyor ama ne kadar uğraşırsa uğraşsın ne zinciri koparabiliyor ne de direği yerinden oynatabiliyor. Fil yavrusu ayağında zincirle büyüyor ve kaçamayacağını kabulleniyor. Özgürlük kavramını yitiriyor. İşte bu noktada ayağındaki zincir çözülüyor ve yerine konulan ince bir halatla birkaç santimetre boyunda tahtadan bir çubuğa bağlanıyor. Fil, bu koşullarda kolaylıkla kaçabilecek olmasına rağmen olduğu yerde kalıyor. Çünkü hala var olduğunu sandığı zincirini asla kıramayacağına inanıyor.
Çoğumuzun yaşamı da çocukluğumuzda koşullandığımız düşünce, duygu ve inanç kalıplarının esaretinde sürüyor. Olağanüstü yetenekleriniz, olağanüstü gücünüz var ve kullanılmayı bekliyor. Eğer yapabileceklerinizin hepsini yapmış olduğunuzu görebilseydiniz çok şaşırırdınız.
"Yapamam" deyip yapabileceklerinizi engellemeyin. Tek bir insan bile yapmak istediğinizi başarmışsa aynı güç sizde de var. Ne kadar hızlı koşabileceğinizi bilmek istiyorsanız, olimpiyatlarda en hızlı koşan insanı gözleyin, sokakta yürüyen insanı değil. Olimpiyat şampiyonu da bu başarıyı hak etmek için uzun süre kaslarını, bedenini, düşüncelerini eğitti. Ve yarıştan önce koçu motive edici sözler söyledi, değil mi? Binlerce tonu kaldırabileceği halde, gücünü bilmediği için tahta çubuğun esaretinde yaşayan fil gibi, kendinize empoze ettiğiniz sınırların farkında olun. Gücünüzün ve yeteneklerinizin farkında olduğunuzda, kendinize olan inancınız da artacaktır. Bu güçle dağları devirebilirsiniz.
Her şey olup bittikten sonra, "Bunu ben de yapabilirdim" dedi adam. Oysa önceleri, "Yapamam" diyordu. Sonra, "Belki yapabilirim" demeye başladı. "Peki bir deneyeyim" noktasına geldiğinde, biri 'yapmıştı' bile. Çünkü yapan bir kişi, en başından yapabileceğine inanıyordu. Başarılı insan yaratıcı ve üretkendir. Bir şeyi ancak 'yaparak' yapabilirsiniz, yapabileceğinizi düşünmek yetmez.
Başarılı insan başarının bir günde oluşmayacağını bilir. Adım adım hedefe yaklaşır. Ve hedefin de ötesine geçer. Sizi olabileceğinizin en iyisi olmaktan, istediklerinize sahip olmaktan ve yapabileceklerinizden alıkoyan ne? Tembellik mi? Risk alma korkusu mu? Başarısızlık korkusu mu? Başarı korkusu mu? Tüm bu korkular daha başlamadan bizi bitirir. 


Başarının basamaklarının neresindesiniz? 
Şimdi sayacaklarımı dikkatle okuyun.
Yapamam... Yapmam... Ne yapacağımı bilmiyorum... Keşke yapabilseydim... Belki yapacağım... Yapacağım... Belki yapabilirim... Yapabilirim... Yapıyorum... Yaptım.
Edison'a ampulü keşfetmeden önce, başarısız olduğu 999 deneme için ne hissettiğini sormuşlar. Edison şaşırmış: "999 başarısızlık mı? Hayır! Işığa kavuşamamanın 999 yolunu keşfettim o kadar."
Bir öğrenci okulu bırakmaya karar vermiş. Öğretmenine derslerden çok sıkıldığını söylemiş. Öğretmeni onu okulda kalması için ikna etmeye çalışıyormuş.
"Okuldan vazgeçemezsin genç adam. Tarihte yer alan büyük önderler hedeflerinden vazgeçmedikleri için hatırlanıyorlar.
"Thomas Edison, Marie Curie, Simone de Beauvoir, İsmail Çokgören..." Öğrenci şaşırmış, "İsmail Çokgören kim?" "Gördün mü?" demiş öğretmen, "Onu tanımıyorsun. Çünkü o hedefinden çabuk vazgeçti."
Sağlığınız nasıl? Özel hayatınız doyumlu mu? Şu soruları kendinize sorun:
Bir başkası olsaydınız, sizinle iş ortaklığına girer miydiniz? Kendinizi arkadaş olarak, dost olarak seçer miydiniz? Karşı cinsten biri olsaydınız, kendinizi eş seçer miydiniz? Dürüstçe verdiğiniz yanıtları beğenmiyorsanız, bunları 'evet'e çevirmek sizin elinizde.
Korkular bir illüzyondur. Korkuları, üzerine giderek aşabilirsiniz. Yoksa bilinçaltınızda 'sevmek kaybetmektir' kasedi mi var? Sevmek kazanmaktır! Sevdiğiniz kişiyi ya da nesneyi kaybetseniz bile kendinizi kazanırsınız. İçinizdeki özünüz olan sevgi bir şekilde ortaya çıktıktan sonra gittikçe çoğaldığınızı fark edeceksiniz. Ayrıca gerçek olan hiçbir şey kaybedilmez. Kaybolan yalnızca illüzyonlardır.
Mutluluk, başkalarının ya da koşulların bize isterse sunduğu, isterse sunmadığı, altın tepsiden bir pasta değil ki. O sizin içinizde.
Hayat size borçlu değil. Ama sizin kendinize olan borcunuz büyük. Bu borç, nasıl mı çoğaldı? Yaşamınızın sorumluluğunu üstlenmemekle... İnsanları sömürmekle... Sorumluluk almadığınız için sizi sömürmelerine izin vermekle... Bedelsiz maddi ve manevi kazançlar... Hemen şimdi ve burada yaşamınızı yeni bir yola sokabilirsiniz.
Şu anda ne yapıyorsunuz? Bugün kendiniz için küçük bir adım atın. Yapmak isteyip de yapamadığınız ya da cesaret edemediğiniz bir şey yapın. Küçük başarılar, büyük başarıların ilk adımıdır.
Gücünüz de var, yeteneğiniz de. Nereden mi biliyorum? 1. Siz bu evrende eşsiz ve özgün bir varlıksınız. 2. Bu yazıyı okumak için kendinize zaman ayıracak kadar kendinizi değerli buluyor ve bir şeyleri değiştirmek istiyorsunuz. Nereye gitmek istediğinizi bilirseniz, istediğiniz yere gidersiniz. Haydi! 


Kadir C. Yurttav


14.02.2017

Roket Nedir ? Roketlerin Yapısı Nasıldır?

Roket, uç kısımları hava sürtünmelerini azaltacak şekilde yapılmış olan yakıt, motor ve egzozdan oluşan silindir şeklindeki yapılardır. Patlayıcı özellikte olan maddeleri belirli bir uzaklıktaki hedefe göndermek için bilimsel inceleme ve araştırmalarda kullanılmak için geliştirilmiş, astronotların uzaya gönderilmesi için kullanılan bir araçtır. Roketler farklı tanklarda depolanmış olan oksijen ve yakıtları yakarak uzaya veya havaya gönderilir.
Peki Roketler Nasıl Çalışırlar?
Aslında havai fişeklerin çalışma mantığı ile hemen hemen aynıdır. Roketlerin çalışma mantığının temelinde roketi havaya fırlatmak için yer çekimi kuvvetinden kurtulmak vardır. Roket üzerine bir kuvvet etki etmediği sürece hareketsiz kalarak durumlarını korurlar. Roket motoru devreye girerek roketi hareket ettirecek kuvveti sağlamakla görevlidir. Roket motoru hareket ettirecek kuvveti gazlardan almaktadır ve bu gazlar yüksek ısı ile ısıtılmaktadır. Bu yüksek ısıdan dolayı gaz molekülleri hızlı bir şekilde hareket başlar. Ve bu gazların hızlı hareketi sonucu püskürtme etkisi itici bir güç meydana gelir ve roketin hareket etmesini sağlar. Gazların yaratmış olduğu itici güç yer çekimi kuvvetini geçtiği an roket hareket etmektedir.
Burada devreye Newton’un 3.yasası olan etki-tepki kanunu giriyor. Yani herhangi bir kuvvet kendisine eşit ve zıt büyüklükte bir dengeleyici kuvvete sahiptir. Yer çekimine karşı olarak itici kuvvet meydana gelir ve roket hareket eder.
Roketlerin kazandığı hareketi uzayda da devam ettirebilmesi için büyük bir j-hızla hareket etmesi gerekmektedir. Yani gaz moleküllerinin yarattığı kuvvetin etkisi ile kısa süre zarfında yüksek seviyelere çıkması gerekmektedir. Burada yine devreye Newton prensipleri girmektedir. Newton’un 2. yasasına göre kuvvet, kütle ile ivmenin çarpımına eşittir. Bu durumda ivmeyi arttırmak için kuvvetin azalması gerekmektedir.
Roketler hakkında merak edilen en büyük durumlardan birisi roketler fırlatılırken oluşan gaz bulutunun sebebidir. Bu olay tamamen roketin fırlatılması esnasında meydana gelen kimyasal tepkimedir. Kütlenin azaltılıp itici güç uygulamak için kimyasal tepkimeye ihtiyaç vardır. Kimyasal tepkimeler fuel ile oksitleyici madde arasında olur. Fuel dışında günümüzde ateşleme için katı yakıtlarda kullanabilmektedir ve ayrıca ilk yapılan roketlerde fuel kullanılmıştır. Tepkime ile fuel (fosil yakıt çeşidi) oksitlenerek enerji oluşumuna neden olmaktadır. Bu kimyasal tepkime yanma odası adı verilen roket bölgesinde yüksek basınç altında gerçekleşir. Tepkime sonunda sıcak gaz çıkışı gözlenir ve bu gaz roketin alt bölgesinden yoğun bir şekilde çıkarak roketin hareketini ve hızlanmasını sağlamaktadır.
Roketlerin Yapısı 
Roketlerin yapısı üç kısında incelenmektedir.
1- Rokette bulunan yük kısmı: Yük kısmından kastedilen durum uydu veya bomba olabilir. Bazı durumlarda bahsedilen yükler uç kısımlarda bulunurken bazen de üzerine yapıştırılmış halde olabilir. Uzay mekiği bir roket değil, roketin üzerine yerleştirilen bir yüktür. 
2- Yakıt kısmı: Roketin toplam ağırlığının çok büyük bir kısmını oluşturan ayrıca yanıcı ve yakıcı madde taşıyan tanklardan oluşan kısımdır.
3- Roket motoru: Yanıcı ve yakıcı maddelerin yanmasını kontrol eden ve oluşan ısı ve gazı dış ortama aktaran mekanizmaların hepsine birden roket motoru denir. Egzoz denen kısım roketin en alt kısmında bulunur ve ilerlemeyi  ve yön değiştirmeyi sağlayan hareketli veya hareketsiz kısımdır.
Genelde karıştırılan diğer bir konu ise roketler ve jet motorları arasındaki farklardır. Roket motorları ile jet motorları arasında önemli farklar vardır. Jet motorları yanıcı maddeyi beraberinde taşırken, yakıcı madde olan oksijen gazını atmosferden sağlarlar. Roketlerde ise özellikle astronomi amaçlı olanlar hem yanıcı hem de yakıcı maddeyi beraberinde taşır. Bu nedenle bir jet motorunun uzayda çalışması mümkün değildir. Roket kullanılmasındaki asıl amaç kısa süreli yüksek hız elde edilmesi ve roketin atmosfer dışındaki oksijensiz ortamda da çalışabilmesidir.
Roketlerin uçuş sırasında ihtiyacı olan en önemli noktalardan biri Aerodinamik yapıya sahip olmalarıdır. Günümüzdeki birçok roket tipinin standart şekilde koni biçimli yapılmasının asıl sebebi budur. Aerodinamik yapısı roketin uçuşunu yapmasını sağlar. Roketlerin uzaya çıkmalarından sonraki diğer önemli husus kullanılan gazların oksijensiz ortamda kullanılabilmesidir. Roketler bu temel sistemlere ve aerodinamik yapıya sahip oldukları sürece hareket edip uçabilirler. NASA’ nın yaptığı karmaşık uzay roketlerinden, askeri amaçla yapılan roketlere ve model roketlere kadar tüm roketler bu temel prensipler çerçevesinde çalışırlar.
Kaynak: fizikbilimi

5 Eksenli Cnc ile Mükemmel Parça İşleme

Okuma ‘nın 5 eksenli cnc MU-500VA modeli maharetlerini gösteriyor. Üstün işleme yeteneği ile 5 eksen cnc farkını ortaya koyuyor.